31 Ocak 2010 Pazar

Süreli mektuplar...


(nafile.
ben sende almışım bütün arazlarımı, dahası yok işte.)

I

hatırlamıyorum
saat kaçtı bugün uyandığımda.
önemli olan,
uyanabilmiş olmam.
yataktan pek çıkamıyorum,
halsizim bir zamandır.

mektubu yorganın altından yazıyorum,
ama sanma ki üşümüyorum.

pencereye uzanabilsem keşke.

II

haberleri dinledim bugün
hiç umut edesi kalmıyor insanın
yine de bekleyeceğim.

III

tam tamına eminim bugün saatten
yararı yok,
memnun değilim sensiz geçen vakitten.

şimdi gelsen ne güzel olur.

IV

kapının zilini sökmek istiyorum nicedir,
ödüm kopuyor senden başkası çalacak diye
gittiğinden beridir.

V

daha iyiyim desem üzmem umarım seni
bugün,
uzanıp kapatabildim pencereyi.

VI

evin önünde bir dut ağacı vardı
hatırlarsın.
önce ondan mosmor olurdu dudakların
sonra benden.

o dut ağacını keseceklermiş!

sinirle, güç bela kalktım yataktan,
ağızlarının payını verecektim,
sokak kapısında vazgeçtim.

biz de öpüşmeyi bıraktık diye.

VII

düşünüyorum;
yağmura
güneşe
çarşı pazara
ne gerek var?

VIII

düşünüyorum;
kimi yerlerde yağmur çok güzel
kimi yerlerde güneş,
kimisinde çarşı pazar,
mutlu olmak için onca sebep var.

IX

komşunun kızı geldi bugün
tam saatinde
bir avuç dut getirmiş minicik elleriyle.

ağacı kesmekten vazgeçmişler!

X

hep bekleyeceğim.

Faik ÜRETMEN...

12 Kasım 2009 Perşembe

Bu


Saçlarımın kıvırcığıyla oynadın ya o akşam daha güzeldi gece, daha güzeldi ayın gökyüzünde duruşu. Sanki ay gökyüzünü süslüyordu ve biz de onun yansımasıydık yeryüzünü süslüyorduk. Bulmuştuk ne bulunması gerekiyorsa. Bir ismi yoktu bunun çünkü herşeye özdeş, herşeyi kapsardı -bu- dediğimiz. Adının olmayışı rahatsız etmezdi, bilmemiz gerekenleri bilirdik ve sorgulmazdık gerisini. Tomurcuk dedim sonra ben sana. Tomurcuk, huzur dolu tomurcuk.
MART 2001


3 Kasım 2009 Salı


Tüller içinde bir kadın, su gibi akıyor dünya üzerinde hiç durmadan. Zaman gibi hızlı ama acımasız değil. Aşık bir kadın akıyor su gibi dünya yüzeyinde. Aşık kadının ayakları var; ince, uzun. İşte o ince uzun ayaklar suya değiyor ya kimi zaman, ben o zamanları seviyorum. Selvi ağaçları altında, yeşil gölün suyuna değiyor ayakları. Halkalar bırakıyor suda ve benim kafamda. Onun kafasında sevdası, sevdalı başındaysa çiçekten tacı.


İnce Uzun Ayaklı Kadın OLuyorum Bugün ve Suya Değiyor Ayaklarım...

10/08/2009

Nymphe/ İzmir